Neden mücadele ediyorum? Paylaş!

Birçok kişi aynı soruyu soruyor: "ÖSYM ile neden mücadele ediyorsun?"
Sorunun iki yanıtı var ve iki yanıt da aslında çok basit. İlk önce ikinci yanıtı vereyim mi? Hatta isterseniz empati yaparak bunun yanıtını bulabilirsiniz. Ama çok önemli bir nokta var: Empati yaparken işin içine asla "duygusallığı" veya "dramatize edilmiş hisleri" katmayın. Mekanik bir şekilde, duygusallıktan uzak gerçekçi ve mantığa uygun yanıtlar vererek empati yapmaya çalışın. Bunu yaparken kendinizi kör-sağır olarak değil, sadece kör biri olarak düşünün. Daha geniş bir kitlenin hissettiklerini anlamak için yapın bunu. Yaşınız 17-18 olsun. Bir görme engelli lisesinde son sınıf öğrencisi olduğunuzu da işin içine katın. Neyi hayal ederdiniz?
Elbette ki o yaştaki bireylerin en büyük hayallerinden biri iyi bir üniversitede okumaktır. Empatiye devam edelim… Sadece hayal kurmakla yetinmediniz, günlerce, haftalarca, aylarca ders çalışıp binlerce test sorusu çözdünüz. En sonunda kendinizi YGS-LYS'ler için hazır hale getirdiniz. Sonra?
İşte bu aşamadan sonra gerçek bir empati yaparsanız kör bir gencin hissini yakalarsınız. Çok iyi hazırlanmış olmak kör bir öğrenci için hayallerini gerçek kılma yolunda yeterli değildir. Aynı zamanda şanslı da olması gerekir. Görme engellinin sınavda ihtiyacı olan o şansı, Türkiye'de ÖSYM dağıtıyor.
"2X=4y ise…" diye başlayan bir soruyu, ÖSYM'nin size yardım etmesi için atadığı okutman "İki 'ÇARPI' eşittir dört y ise…" olarak okuyabilir… "Montrö" kelimesi ile "Mondros" kelimesini karıştırabilir. Yazım yanlışı sorulan bir soruda "yokoluş" olarak yazılmış kelimeyi size "yok oluş" diye aktararak yanlış yapmanıza neden olabilir. Hatta yabancı bir dil sınavında o dili doğru düzgün konuşamayan, sorularda birçok yeri heceleyerek Türkçe okunuşuyla aktaran okuyucular bile karşınıza çıkabilir.
Ne hissederdiniz?
Bir hayali gerçekleştirmek için her şeye sahipken sizin kontrolünüz dışında yaşanan olaylar nedeniyle hayallerinizi kaybetseniz, ne hissederdiniz?
Yıllarca hayalini kurduğunuz üniversiteyi yarım puanla kaçırsanız? Her yıl milyonlarca kişiyi sınava alan kurum, size atadığı okutmanı soru okuma teknikleri konusunda bile eğitmediği için o hayali kaybetseniz, ne hissederdiniz?
Lütfen yanıt verirken, duygularınızın mantığınızı değil, mantığınızın duygularınızı yönetmesini sağlayarak düşünün. İşte benim ÖSYM mücadelemdeki inatçılığımın nedeni bu soruların yanıtlarında gizli. Engelli bir bireyin kendi başına yapabileceği bir şeyi -ki kaderindeki önemli dönüm noktalarından birinde- başka birinin yardımıyla yapmaya mecbur bırakmak doğru bir davranış değildir. Hangi açıdan bakarsanız bakın bu durum fırsat eşitliğine de ters düşer. Ne sınav güvenliği ne de başka bir şey yapılan bu haksız davranışın bahanesi olamaz.
Tabii ki sınavın gizliliği, güvenliği çok önemli kavramlar. Hiçbir engelli de bu kavramlara zarar vermek istemiyor. Ama diğer adaylarla eşit koşullarda sınava girmeyi, kendi kaderlerini kendileri tayin etmeyi istiyorlar. Kabartma baskılı soru kitapçıkları, sesli soru kitapçıkları, bilgisayar… Görme engelliler bu seçenekleri görmeyi istiyor. Avrupa'da ve Amerika'da benzer sınavlar bilgisayar ortamında ne okuyucu ne işaretleyici personel yardımı alınmadan yapılabiliyor. Gerekli tedbirler alındığında hiçbir elektronik cihazın sınav güvenliğini riske atmayacağı da kesin.
Gelelim ÖSYM mücadelesindeki 1. nedenime. Bunu tahmin etmek için empati yapmanıza da gerek yok. Neden basit: Bireysel eğitim hakkı.
Anayasa tarafından bana sunulmuş bu hakkı kullanmak ve 2. kez üniversitede okumak istiyorum. Bu isteği yerine getirmek içinde YGS'ye girmem gerekiyor. Ancak soruları "okuyabilmem" için de bir bilgisayara ihtiyacım var. ÖSYM Başkanlığı'nın tutumu nedeniyle de zor durumda kalıyorum. Sınava diğer adaylarla eşit koşullarda girmem içinse hem bilgisayara hem de ek süreye ihtiyacım var.
Peki, ÖSYM Başkanlığı görme engellileri isteyerek mi zor durumda bırakıyor? Elbette ki bu sorunun yanıtı "Hayır". Onlar da sorunların yaşanmasını istemiyordur. Bazı sorunlar da onların kontrolü dışında oluşuyor, bunu da biliyoruz. Ancak daha iyisi, daha hızlı bir şekilde yapılabilir. Basit geri dönüş yollarıyla okutmanların durumları interaktif bir biçimde tespit edilebilir. Daha duyarlı, daha esnek bir bakış açısına kavuşulabilir. Ben, şahsen ilerleyişin hızlanacağına inanıyorum. Umudum da var.
Görme engellilerin sınava bilgisayarla girme talebi, "Kurum tarafından size çözüm sunuluyor," gerekçesiyle reddediliyor. Ancak ÖSYM'nin sunduğu standart çözüm, işitme sorunum da olduğum için bana uymuyor. Çözüm sunamayışı nedeniylede verdiği sınav hizmetinin "kusurlu" olduğu mahkemelerce belirleniyor.
Tüm samimiyetimle inandığım başka bir umut daha var. Bir gün, bir şekilde ÖSYM'den alacağım bilgisayarın, daha sonralarda diğer görme engellilere verilmesi o umudun tanımı. Dünyadaki en güzel duygulardan biri nedir biliyor musunuz? Kişinin, kendinden daha genç bireylere hayaller verebilmesidir.
Koskoca bir kum denizindeki tek bir kum taneciği büyüklüğünde de olsa, o hayal önemlidir.

Sayfa: 1/9