ouroboros'un Ağzındaki Erişilebilirlik Paylaş!

Belki Ouroboros'u kelime olarak ilk kez duyuyor olabilirsiniz ancak birçoğunuzun Ouroboros'u tanıdığından eminim. Mitolojik bir imge olan Ouroboros'u hatırlamanız için "kendi kuyruğunu yutan yılan" tanımını yapmam sanırım yeterli olur?
Döngüsellik, süreklilik, kendi kendini yaratmak ve daha birçok anlamı olan Ouroboros'a ben de zihnimde farklı bir anlam yükledim. Kişisel düşünceme göre Ouroboros kusursuz eşitliği ve mükemmel erişilebilirliği en iyi şekilde yansıtabilecek bir imge.
Sakatların dünyasına uzak olan insanların birçoğu, erişilebilirliğin tam olarak ne anlama geldiğini bile bilmez. Medeni ülkelerde hem engelliler hem de sağlık sorunu olmayan bireyler için neredeyse aynı anlamı ifade eden erişilebilirlik, Türkiye gibi yeterince gelişmemiş ülkelerdeyse daha çok engellilerle birlikte anılıyor. Batı'da erişilebilirlik bazen kamu alanındaki hakları, bazen sosyal devlet içindeki özgürlükleri kapsarken bizdeyse temel yaşam alanlarının engelliler için uygunluğunu ifade ediyor.
Sakatların yaşadığı birkaç erişilebilirlik sorununu örneklersem sanırım konuyu bilmeyenler de ne demek istediğimi anlayacaklardır. Sağır bir anne adayının işaret dili bilen kadın doğum uzmanı bulamaması erişilebilirlik sorunudur… Her gün binlerce kişinin uğrak yeri olan alışveriş merkezlerinde engelli arabasıyla girilip kullanılabilecek tuvaletlerin yer almayışı erişilebilirlik sorunudur… Körlerin, sınavlarda kendi kaderlerini aracısız tayin etme hakkına sahip olamayışı ve engellilerin önüne konan buna benzer daha nice engel, erişilebilirlik sorunudur.
Geçenlerde yaşı oldukça genç bir kördaşımla sohbet ediyorduk. İnternetten indirdiği programın, körlerin akıllı cihazları kullanmasını sağlayan ekran okuyucu uygulamaya uygun olarak etiketlenmediğinden dert yanarken, "Her şey eşit ve erişilebilir olsa ne kadar güzel olurdu" dedi.
Bu isteğin birçok engellide var olduğunu söylememe zaten gerek yok. Benim dikkatinizi çekmek istediğim nokta başka: Erişilebilirlik kavramı eşitsizlikten doğar. Başka bir deyişle günümüzde erişilebilirliğe, sahip olduğu anlamı yükleyen değer, eşitlik değil eşitsizliktir.
Genç kördaşıma fikirlerimi somutlaştırmak için Ouroboros'u örnek verdim. Siz de benzer bir somutlaştırma yapmak isterseniz zeminde yuvarlak bir yörünge üstünde duran yılan figürünü kullanabilirsiniz. Aşağıdaki somutlaştırmayı dile getirmeden önce bir uyarı yapmak istiyorum. Gelişmişlik ile yılanın boyu arasında kuracağım ters orantı ilk başta size anlamsız gelebilir veya algınızda kısa bir karmaşaya sebep olabilir. Dalgınlıkla yanlış yazdığımı da düşünebilirsiniz. Ancak somutlaştırma son bulduğunda kurulan ters orantı size daha anlamlı gelecektir.
Benim düşünceme göre eşitlik Ouroboros'un başı; erişilebilirlikse kuyruğudur.
Zihninizde bir yılan figürü oluşturun. Ancak bu figür Ouroboros gibi olmasın. Yani yılanın kuyruğu, yılanın ağzında değil yirmi otuz santim önünde yer alsın. Zihninizde canlanması gereken görüntü kendi kuyruğunu yakalamak için fıldır fıldır dönen bir yılan olmalıdır. İşte Batı'nın, yani şu anda Dünya üzerindeki en gelişmiş toplumları simgeleyen yılanın boyu, az gelişmiş toplumları simgeleyen yılandan daha kısadır. Başka bir deyişle Batı'yı simgeleyen yılanın başı ile kuyruğu arasındaki mesafe daha fazladır. Ülkenin gelişmişlik seviyesi azaldıkça kuyruk uzar… ama dikkat! Şu anki örnekte kuyruk hiçbir zaman yılan tarafından yutulmuyor. Yılanın başının dibine geliyor ama yılanın ağzına girmiyor. Dünyanın en ilkel toplumunda ağızla kuyruk arasında birkaç milim mesafe vardır.
Haydi… ne demek istediğimi daha iyi anlamak için yılanı fıldır fıldır döndürmeye başlayın zihninizde. Sol tarafta da yılanın kendi çevresinde attığı turları sayabilmek için başlangıç çizgisi anlamına gelecek sabit bir çizik oluşturun düşüncelerinizde. Yılanın başı, başlangıç çizgisinden yola çıktıktan ve kendi yörüngesinde dönmeye başladıktan bir süre sonra döngüsellik nedeniyle yılanın kuyruğu başlangıç çizgisinden "ilk" çıkışını yapacaktır…
Yılanın boyu ne kadar uzunsa yani kendi yörüngesinde duran yılanın kuyruğu baş kısmına ne kadar yakınsa toplumun gelişmişlik seviyesi o kadar az demektir. Bu düşünceden yola çıktığınızda yılanın başı yörüngede birinci turunu tamamlarken yılanın kuyruğuysa başlangıç çizgisinden ilk çıkışını yapmış olacaktır. Yılanın kuyruğunun erişilebilirliği imgelediğini düşünürseniz bu kavramın engellilerin yaşamında gerçeğe dönüşme sürecinin ne kadar uzun olduğunu daha iyi anlamış olursunuz.
Medeni toplumlardaysa yörüngesinde dönen yılanın boyunun kısa olması, başı ile kuyruğu arasındaki mesafenin uzamasını sağladığı için kuyruğun başlangıç çizgisinden yola çıkması gelişmemiş toplumlara kıyasla daha erken olur. Başka bir deyişle erişilebilirliğin başlangıç çizgisinden çıkışı ne kadar erken yaşanıyorsa toplumun gelişmişlik seviyesi o kadar yüksektir.
Anlattığım bu örnek başka bir gerçeği de ortaya çıkarıyor: Dünyanın en gelişmiş toplumunda bile sakatlar diğer insanlarla eşit değildir… Sadece az gelişmiş toplumlara göre daha iyi imkânlara sahiptir.
Peki ya "kusursuz eşitlik" dünyaya hâkim olduğunda ne yaşanacak biliyor musunuz?
Erişilebilirlik kavramı teorik varlığını sürdürecek olsa da pratik olarak gözden yok olacak. Kusursuz eşitlik, mükemmel erişilebilirliği yanında getirecek. Binalardaki engelli rampaları erişilebilirlik adına kanuni zorunluluklar yüzünden değil, eşitlik adına yapılacak. Devlet kurumlarında sağırlar için atanan görevliler erişilebilirlik adına değil, eşit bir hizmet anlayışı için var olacak.
İşte o an Ouroboros oluşacak. Eşitlik, yani yılanın başı, erişilebilirliği yani yılanın kuyruğunu yutacak… Erişilebilirlik gözden kaybolacak ve eşitlik tarafından yutulmuş olması nedeniyle kelime olarak kavramın içi boşalacak. Ancak döngüsellik içinde varlığını sürdürüşü nedeniyle eşitliğin tam içinde yer almaya devam edecek.
Birkaç paragraf önce zihninizde çizmenizi önerdiğim yılan figürünü tekrar şekillendirin şimdi. Bu sefer çember şeklindeki yörüngesinde dönen yılanın ağzı kendi kuyruğunu yutsun ve sonra Ouroboros'u zihninizde fıldır fıldır döndürmeye başlayın…
Kusursuz eşitliğin sakatlar için ne anlama geldiğini algılamak için fıldır fıldır dönen Ouroboros'un sol tarafına yine sabit bir çizgi çizin…
Yılanın başı ile yılanın kuyruğunun başlangıç noktasından "aynı anda" hareket ettiğini ve döngüsellik devam etmesine rağmen yılanın başı ile kuyruğunun hep aynı hizada olduğunu göreceksiniz.
Ancak somut olarak baktığınızda gördüğünüz tek şey yılanın başıdır… Yani eşitliktir… Erişilebilirliği simgeleyen kuyruksa yılanın ağzından hiç çıkmadığı için varlığını sürdürmekte ama çıplak gözle görülmemektedir. Kısacası, erişilebilirlik eşitliğin içinde döngüsellik sürecinde kendiliğinden doğmaktadır.
Başka bir deyişle eşitlik, sakatların yaşamlarını kolaylaştıran erişilebilirlik imkânlarının, eşitsizlik nedeniyle değil, yaşam hakkı nedeniyle ortaya çıkmasını sağlar. Erişilebilirliğin, eşitsizlik nedeniyle içi sonradan doldurulmuş bir kavram olarak var olması yerine, eşit yaşam hakkına bağlı olarak eşitliğin kendi içinde doğması sakatların gözünde daha onurlu bir durumdur.

Sayfa: 18/54