Bipini Biplediğiminin Bipi Paylaş!

Yılbaşı akşamlarını hiç mi hiç sevmem. Nedenini de çözemem. Ömrü hayatımda, çocukluğumdaki birkaç tanesini saymazsak -ki onların nedeni de tombala ve Kızma Birader'in oynanmasıydı- yılbaşı gecelerinden hiç hoşlanmadım. Birçok insanın güdümlü bir bomba gibi eğlenceye ve içkiye kilitlenmesini de anlamadım. "Ne farkı var ki?" diye sordum hep. Tamam, kabul ediyorum. Belki şu an huysuzluk ediyorum ama yılbaşı akşamlarını gerçekten sevmiyorum. Belki 365 sayfalık yeni bir defterin önüme gelmesinden hoşlanmıyorum; belki de sayfaları doldurulmuş 365 sayfalık defteri rafa, diğer 365'liklerin yanına koymak hoşuma gitmiyordur. Kim bilir?
Ama her yıl benzer şeyleri yaşıyorum. Zihnime bilinmedik bir ağırlık çöküyor. Rafa kaldırılmaya hazırlanılan 365'lik, beynimde basınç yaratıyor. Kitapçıda, patrona yakalanmadan bir şiir kitabını hızlı hızlı okumaya çalışan biri gibi bakıyorum o 365'liklere. Gülümseyişin, gerilimin, aceleciliğin esaretinde okuyorum zihnimde satırları.
Sanırım yılbaşılarını sevmememin nedeni de bu. Emin değilim… Çünkü o 365'liğin içine bakarken, sayfaların tıka basa dolu olduğu anlar bile benim zihnimde "boş" bir his yaratıyor. Anlamsız… gereksiz… kaçırılmış ve heba olmuş bir "boş"… Bazen çok eski bir 365'likteki anı saplanıyor düşüncelerime. Zihnimdeki uyuşukluğun artmasına neden olan bir anı; beynimi ayıltmak için eski 365'liklerden neşeli bir anı düşüyor hemen ardından. İşe yarıyor… evet… nispeten keyiflendiriyor da. Ta ki rafa kaldırılmak istenen 365'likten rastgele bir sayfa tekrar açılana kadar.

"Hey, Tubab!" diye anırırcasına beliriyor İçimdeki Adam.
"- Ne var, İç Ses?" diye soruyorum, üstümdeki huysuzluğun getirdiği ters bir ifadeyle.
"Sen gerçekten arıza bir herif olmaya başladın, Murti. Farkında mısın?"
"- Evet, evet, farkındayım. 'Seni oto sanayiye götürüp kaportacıda düzelttirelim' deyip "Yılın En İğrenç Esprisi Ödülü"nü, yılın son günü kazanmayacaksın di mi, İç Ses?"
"Rahat ol, Tubab. Daha önce kazandığın o ödülü elinden almayacağım. Ayrıca 'düz' fiiliyle başlayan kelimeler kullanma. Fiilin ve türevlerinin telif hakkını Levent Kırca satın almış. İhlal edeni düzlüğe çıkarmak için yardımcı oluyormuş."
"- Ürkütücü olmak istiyorsan, kesinlikle başardın İç Ses. Düzlüğe çıkaracak demene de gerek yok. 'İhlal edene sarılacakmış' demen de yeterli! Havuz kenarındayken yarı çıplak hâliyle Televole kameralarına yansıdığı an, hâlâ aklımda… Konuyla alakasız ama benim canım sigara istiyor."
"Bukalemun kuyruğuna tuz serpme şimdi. Yok sigara, bıraktık biz o mereti. Sen temiz havayı içine çekip sonra da üfle."
"- Alnıma şaplak vuracak mısın?"
"Ne?"
"- Üflemeden önce yani, alnıma şaplak atıp, 'Üfff de!' diyecek misin?"
"Sanırım Levent Kırca'nın yarı çıplak görüntüsü devrelerinde kalıcı bir hasara neden oldu Murti… Ayrıca RTÜK Emmi sigarayla mücadele kapsamında şarkılarla kliplerine de el atacakmış veya atmış."
"- Yok artık daha neler! Zaten yeni nesil, Şener Şen'in Kemal Sunal'a söylediği, 'Aganin bokihnin üstüne boh olir mi la?' repliğini duymadan büyüyor. 'Bippp" diye sinyal iteliyorlarmış."
"Şarkılara da öyle yaparlarsa fena olur yahu."
"- Yapar onlar… Ama komik olur. Düşünsene bir? Fatih Erkoç'un bir şarkısı vardı. 'Sigaramın yarısını ben içtim, yarısını rüzgâr. Ateşle oynama güzelim, bir yanına sıçrar' diye. Hatırlıyor musun?"
"Elbette… o dediğin mısradan sonra da enfes dişlerini sergileyecek şekilde bir uzatma ederdi."
"- Hah, RTÜK Emmi şarkıyı 'sağlıklı' hâle getirmek için 'bip'lerse şarkının nasıl olacağını düşünsene? 'Bipimin yarısını ben içtim, yarısını rüzgâr"
"Oyyyyyy Murti oy! Biptir ya! Eğer ederlerse ya da ediyorlarsa harbi çok bip olur."
"- Ben sevdim… Haydi, ripit aftır mi İç Ses: Bipimin yarısını ben içtim, yarısını rüzgâr. Ateşle oynama gülüm, bipine sıçrar!"

Sayfa: 35/55